11 Şubat 2015 Çarşamba

Finansal türbülans şiddetini artırıyor...



İşlerimin yoğunluğundan blogda yazma fırsatım pek olamadı. Ancak twitter kanalıyla finans piyasaları ile ilgili görüşlerimi sıklıkla paylaştım bu dönemde.. Son üç-dört aylık dönemi özetleyecek olursak;

2014 yılının ikinci çeyreğinde itibaren azalan büyüme hükümette büyüme endişelerini artırırken, Merkez Bankası'nın para politikası sıklıkla eleştirilmeye başlandı. Büyümenin baş düşmanı olarak görülen faiz oranları tek kurtuluş reçetesi olarak görülmeye başlandı. Enflasyon oranındaki yükselişe rağmen faizlerin düşürülmesi gerektiği, hatta yüksek faizlerin yüksek enflasyon yarattığı dile getirildi. İktisada giriş derslerinde okutulan faiz enflasyon ilişkisi yeniden yaratıldı...

Aslında ne Merkez Bankası ne de hükümet kendi içsel hedeflerinden sapmadan hareket ediyorlardı. Merkez Bankası "fiyat istikrarı"nı korumak için artan iç talebi zayıflatmak için faizleri yukarı çekiyor, tasarruf meyilini artırarak tüketimi ve dolayısıyla fiyat artışının ana sebebini ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Bu nedenle kabul edilebilir bir reel faize ihtiyaç duyuyordu.

Buna karşın 2015 seçimlerine yüksek büyüme, yüksek istihdam ile girmek isteyen hükümet ise doğal olarak faizlerin aşağı inmesini, %3' lerin altına gerilmesi kesin gözüyle bakılan yurtiçi büyümeyi hareketlendirmeye çalışıyordu.

Sonuçta her iki taraf kendi açısından bakıldığında haklıydı. Ancak faklı bakış açıları olsa da ekonomi bilimi hataları affetmeme özelliği ile bilinir. Merkez Bankası ideallerinden uzaklaşmaması gerekiyordu. Bağımsız bir para politikası olduğu düşünülürken piyasa oyuncularının kafası art arda düşen MB gösterge haftalık borç verme faizleri ile karışmaya başladı..Ancak düşen petrol fiyatları ve 2014 yılının ilk aylarındaki yüksek enflasyon oranlarının baz etkisi sebebiyle en hatırı sayılır ekonomistler ve piyasa oyuncuları bile Merkez Bankamızdan faiz indirimleri beklemeye başladılar...

MB'nı bile şaşkına çevirdiğini düşündüğüm bu bakış açısı çıkış planları konusunda endişeli yabancı yatırımcılar tarafından memnunlukla karşılanmıştır diye düşünüyorum..Artan iyimser bekleyişler dünya borsalarında yaşanan rekor denemeleri ile birleşince kış ortasında bir bahar havası esti bizim piyasalarımıza da..

2 yıllık devlet tahvili faizleri %6.5'lara düşerken borsamız 92,000'lere yaklaştı.. Ancak yolunda gitmeyen bir şey vardı, o da dünyada değer kazanan ABD Dolarındaki yükseliş... TL, ABD Dolar'ı karşısında adım adım değer kaybederken döviz sepetinin güçlenmemesi piyasaları avuttu.

Ve Para Piyasası Kurulu'nun 2015 Ocak ayında aldığı kararla haftalık borç verme faizi %8.25'ten %7.75'e geriledi. Yabancı yatırımcının Rusya, Brezilya gibi ülkelerde yüksek reel faiz varken niçin Türkiye'de olması gerektiği sorusuna pek cevap aranması herhalde faiz indirimi kararı verilirken...

Bir de üzerine Ocak ayı enflasyonu düşük çıkarsa 4 Şubat'ta acil olarak PPK'nın toplanıp faiz indirimine gidilebileceği açıklması gelince Başkan Erdem Başçı'dan TL hızla değer kaybetmeye başladı. USD/TL 2,30'lardan 2 hafta 2,51'e ulaştı.

Portföy yatırımlarında başlanan çıkış hareketi faizleri %6,50'lerden %8,40'lara, borsayı ise 92,000'lerden 83,000'lere indirdi.

Sıklıkla uyarılarda bulunduk bu dönem içinde aslında... Faizleri baskılamaya çalışmanın TL'de değer kaybı yaratacağını, bunun da maliyet enflasyonuna sebep olacağını ve enflasyonu kontrol etmek için yeniden faiz artırımlarına gideceğini belirttim...

Geldik bu güne...

Faiz tartışmaları bitti mi .. Kesinlikle hayır.. Bitmeyecektir de... 24 Şubat't MB'sından faiz indirimi bekleyenlerin azalacağını zannetmiyorum. Hatta bono faizlerini %5'lerde, borsayı 100,000'lerde bekleyen yatırım kuruluşları ve bankalar son atışlarını yapacaklardır.. İnşallah hazineleri bu analizlere göre iş yapmıyordur...

24 Şubat'ta faiz indirim periyodu devam ederse;
1- Merkez Bankası'nın bağımsızlığı sorgulanmaya devam eder.
2-USD'nin fiyat geçişgenliği  nedeniyle artması beklenen enflasyon  tamamen kontrolden çıkar.
3- USD/TL Mart ayında 2,60-2,70 bandını zorlayabilir.
4- Faiz silahı olmayan MB'sı dövize ihale vedirekt müdahalelerde bulunur, rezerv azalması yaşanır ve net rezervler sorgulanmaya başlanır.

Para Piyasası Kurulundan 24 Şubat'ta faiz indirimi kararı çıkmazsa;
1- MB Başçı çok sıkıntılı bir döneme girer ve istifa söylentileri piyasalarda çok sert oynaklıklar yaratabilir.
2-  Haftalık yerine gecelik borç vermeyi kullanan MB'sı TL'nin değer kaybetme sürecini durdurabilir.

Peki yukarıda yazılanlar ne kadar bir dönem için geçerli ? Cevabı net ... Kısa dönem için...

Mart ayında FED var, Yunanistan var, Rusya Ukrayna, ABD - İran var ... O dönem daha dikkatli olunması gereken bir periyot...

Son Söz;

Hayatın en büyük trajedisi çok çabuk yaşlanmamız, ama çok geç akıllanmamızdır.

Benjamin Franklin